close up photo of survey spreadsheet

Kişisel Verilerin Korunması Hakkı

Kişisel veri kapsamını düşündüğümüzde kavramın oldukça geniş bir çerçeveye sahip olduğunu söylememiz mümkündür. Bu yönüyle kişisel verilerin korunması hakkı; özel hayatın gizliliği, haberleşme özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, bilgi edinme hakkı gibi birçok temel insan hakkıyla paralel bir hak iken yer yer bu haklarla çatıştığı alanlar da bulunmaktadır. Anglo-Amerikan ve Kıta Avrupa’sı hukuk sistemleri kişisel verilerin korunması hakkına farklı yaklaşımlarla farklı cevaplar vermektedir. İki hukuk sisteminin kişisel verilerin korunması bağlamındaki iki farklı görüşe sahip olmasını Dr. Elif Küzeci; Avrupa’da “bilgi toplumu”ndan söz edilirken, ABD’de daha çok “bilgi ekonomisi”nin tartışılması şeklinde yorumlamaktadır. Bu nedenle kişisel verilerin korunması hakkına yönelik değerlendirmelere ilişkin Anglo-Amerikan ve Kıta Avrupa’sı hukuk sistemlerinde yer edinmiş bazı teorilere yer vermek gerekmiştir.

Ekonomik Bir Hak Olduğuna İlişkin Görüşler

Kişisel verilerin korunması hakkının ekonomik bir hak olduğu görüşü Anglo-Amerikan hukuk sistemlerinde yaygındır. Hakkın ekonomik bir hak olduğuna ilişkin iki ayrı görüş bulunmaktadır. Bunlardan ilki, mülkiyet hakkı olduğu görüşü iken ikincisi fikri mülkiyet hakkı olduğu görüşüdür.

Mülkiyet hakkı olduğu görüşüne göre; kişisel verinin bir mal olarak değerlendirilmesi ile birlikte mülkiyet hakkı sahibinin kişisel verisi üzerinde tam bir denetime sahip olacağı ve malikin haklarından yararlanacağı savunulmaktadır. Bu yönüyle bireyler, kişisel verilerini malike tanınan haklar kapsamında dilediğine satabilecektir.

Fikri mülkiyet hakkı olduğu görüşü, kişisel verilerin telif hakkı benzeri bir yaklaşımla korunmasını savunmaktadır. Bu yönüyle bir düşünce ürününü meydana getiren eserinden kaynaklanan bir takım manevi haklara sahipse, kişisel verisi işlenen kişi de benzer haklara sahiptir.

İnsan Hakkı Olduğuna İlişkin Görüşler

Kişisel verilerin korunması hakkının temel bir insan hakkı olduğuna ilişkin görüşler baskın olup, Avrupa’da yaygın olan yaklaşım da hakkın insan hakkı olduğudur. Nitekim kişisel veri dediğimizde bir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiden bahsediyorsak, bu bilgilerin korunmasının insanın insan olma vasfından kaynaklanan, vazgeçemeyeceği temel bir insan hakkı olması gerekmektedir. Kaldı ki kişisel verilerin korunması hakkı, özel hayatın gizliliği, insan onuru, haberleşme gizliliği gibi temel insan haklarının çerçevesi şeklindedir. Yine kişisel verilerin korunması hakkı, negatif statü haklarındandır ve özel hayatın gizliliği temel esasına dayanmaktadır.

Örneğin, özel hayatın gizliliğini ihlal ancak kişisel verilerin hukuka aykırı işlenmesi halinde meydana gelebilecektir. Bu yüzden kişisel verilerin korunması hakkı, temel bir insan hakkı mahiyetinde; bireyin kendini güvende hissetmesinin teminatı niteliğindedir. Bu nedenle kişisel veriler, kişilik haklarının bir parçası olduğundan ölümle beraber sona eren kişilik hakkı gereği ölünün kişisel verisi olmayacaktır.